Parkinsonda İleri Evre Tedaviler

Parkinsonda İleri Evre Tedaviler

Hayat bazen beklenmedik sürprizlerle dolu olur. Kimi zaman vücudumuzun belirli bölgelerinde kontrolü sağlamakta zorluk çekebiliriz. İşte böyle anlarda, tıpkı bir orkestra şefinin uyumlu müziği yeniden düzenlemesi gibi, beynin hareketleri koordine etmesini kolaylaştıran çeşitli yöntemlere ihtiyaç duyulur. Parkinson denilen durum da tam olarak bu şekilde vücutta bazı hareket sorunlarına sebep olabilir. İleri evreye gelindiğinde ise bazı özel yardımlar gerekebilir. Parkinson'da İleri Evre Tedaviler Nedir? İleri evre için kullanılan yöntemler hastalık bir süre ilerleyip klasik çözümlerin tam anlamıyla yeterli gelmediği zamanlarda devreye giren ek desteklerdir. Bu destekleri bir otomobilin yakıtı bittiğinde çekici çağırmak ya da motoruna ek bir parça takmak gibi düşünebiliriz. Yani önce aracı normal şartlarda çalıştırmaya çalışırsınız ama belli bir noktadan sonra sıradan yakıtla yola devam etmek zorlaşabilir ve o zaman farklı yöntemlere yönelmek gerekebilir. Bu yöntemler birbirinden farklı şekillerde uygulanır. Kimi zaman beyin uyarıcı bir cihaz takılır. Kimi zaman vücuda sürekli ilaç verme düzeni kurulur. Kimi zaman da farklı biyolojik yaklaşımlar kullanılır. Temel amaç kişinin günlük yaşam kalitesini artırmak ve hareketle ilgili zorlukları hafifletmektir. Bu tedaviler, her insanda farklı şekilde etki gösterebilir. Kimisine bir yöntem daha uygun gelirken, bir başkası farklı bir yaklaşımdan yarar görebilir. Bu yüzden her insanın ihtiyacına göre özel plan yapmak önemlidir. İleri evreye gelmek, her zaman umutsuzluk anlamına gelmez. Aslında bu aşamada da oldukça etkili olabilen, hatta kişinin gündelik hayatında yeni bir kapı aralayan yöntemler vardır. Bu tedaviler, tamir etmek istediğimiz bir makineyi sadece geçici olarak düzeltmekten ziyade, daha uzun vadeli ve kalıcı bir rahatlama sağlamayı hedefler. Bazen de duruma göre deneme-yanılma süreci gerekebilir. Sonuçta herkesin vücudu, karakteri ve ihtiyaçları farklıdır. Parkinson'da İleri Evre Tedaviler Nasıl Yapılır? Bu tedaviler, her birinin kendi içinde özel yöntemleri olsa da genellikle üç beş ana yola ayrılabilir. Öncelikle, beyin içine yerleştirilen küçük bir düzenek düşünelim. Bu düzenek, kablolu kulaklık gibi ince bir telin bağlantılı olduğu bir kutucuktan oluşur. Vücudun farklı yerlerine yerleştirilen parçalar birbirleriyle bağlantılı çalışır. Beynin sorunlu bölgesine hafif elektrik sinyalleri göndererek, hareketi etkileyen dalgalanmaları biraz olsun düzene koymaya yardım eder. Bu yöntemde amaç beynin kendi içinde denge kurmasına destek olmaktır. Tıpkı, frekansı bozulan bir radyonun antenini düzeltmek gibi düşünebilirsiniz. Diğer bir yöntem ilaçların belirli bir pompa aracılığıyla sürekli şekilde verilmesidir. Ağızdan alınan ilaçların bazen düzensiz emilimi olabilir. Bu da dalgalı bir etkiye yol açabilir. Aynı bir bitkiye sürekli damla damla su vermek yerine bazen çok bazen az su vermek gibidir. Bir pompa kullandığınızda ise toprağa düzenli şekilde suyun akması gibi, kişinin ihtiyacı olan desteğin daha istikrarlı gelmesi hedeflenir. Bu pompa şeklindeki tedavinin iki farklı tipi vardır. Birinde sıvılaştırılmış ilaç mideye yerleştirilen tüp aracılığı ile uygulanır. Diğerinde ise uygulanan ilaç karında cilt altına yerleştirilen iğne aracılığı ile  vücuda verilir. Tüm bu uygulamalar, detaylı inceleme ve uzman görüşü gerektiren süreçlerdir. Kişinin yaşam tarzı, ek rahatsızlıkları, günlük aktiviteleri, aile desteği gibi faktörlerin tamamı göz önüne alınır. Böylece hangi yöntemin o kişiye en uygun olduğu kararlaştırılır. Bazen bir yöntemin tek başına yeterli olduğu düşünülürken, bazen de birkaç yöntemin birlikte kullanılması planlanabilir. Parkinson'da İleri Evre Tedaviler Faydaları Nelerdir? Bu yöntemlerin en önemli katkısı, kişinin günlük hayatının daha rahat hale gelmesidir. Sabah yataktan kalkarken veya gün içinde hareket etmek isterken yaşanan zorlanmalar azaltılmaya çalışılır. Tıpkı bir kapının paslı menteşelerine yağ damlatmak gibi düşünebiliriz. Yağ eklendiğinde kapı daha az gıcırdar ve daha rahat açılıp kapanır. İleri evre tedaviler de vücudun hareket kapısını biraz daha kolay açıp kapatmayı hedefler. Farklı tekniklerin farklı avantajları olabilir. Beyin uyarıcı cihaz takılması, titremeleri azaltmaya ve hareket akışını düzenlemeye destek olabilir. Sürekli ilaç pompası, gün içinde dalgalanmaları daha stabil bir hale getirip kişiye daha dengeli bir gün geçirme fırsatı sunabilir. Bu faydalar yalnızca hareketle ilgili değildir. Ruh hali, günlük işlerdeki motivasyon ve genel yaşam kalitesi de zamanla olumlu yönde etkilenebilir. Çünkü kişi, kendini biraz daha özgür, biraz daha rahat hisseder. Sohbet ederken, yürüyüşe çıkarken ya da sevdiği bir etkinlikle uğraşırken yaşadığı zorluklar hafifleyebilir. Bu da hayata dair umut ve keyfi artırabilir. Parkinson'da İleri Evre Tedaviler Kimler İçin Uygundur? İleri evre tedaviler, genellikle daha basit yöntemlerle yeterince rahat edemeyenler için düşünülür. Buna örnek olarak elinde çok ağır bir paket taşıyan birinin artık yardım almadan yürümekte zorlanmaya başlamasını düşünebilirsiniz. Başlarda paket hafifken kişi tek başına idare edebilir. Ama paket ağırlaştığında bir arkadaştan destek almak gerekebilir. İşte burada da benzer bir durum vardır. Klasik olarak önerilen ilaç ya da yardımcı egzersizler belli bir süre kişinin işini görebilir. Ancak bazen zamanla bu yöntemler artık yetmez hale gelir. Hareketteki aksaklıklar artar ve gündelik aktiviteleri yapmak daha güçleşir. Bu noktada uzmanlar, ileri evre çözümleri gündeme getirir. Bu çözümleri uygulamadan önce, kişi ayrıntılı şekilde incelenir; çünkü bu tedaviler herkes için uygun olmayabilir. Eğer kişi günlük yaşamında ciddi kısıtlamalar yaşıyorsa, basit dokunuşlarla rahatlama sağlayamıyorsa ve ek bir destek almaya gönüllüyse bu tedaviler gündeme gelir. Aynı zamanda kişinin yaşam biçimi de dikkate alınır. Örneğin sürekli ilaç taşıma pompası kullanacak birinin bu düzenle yaşamaya hazır olması gerekir. Bunun bakımı, temizliği ve düzenli çalışması gibi konularda yakınlarının da yardım etmesi gerekebilir. Yani bu tedaviler sadece fiziksel değil sosyal ve duygusal açıdan da bir hazırlık gerektirir. Buna ek olarak ileri evre tedavilere karar verenlerin genelde bir uzman ekiple yakın temas halinde olması tercih edilir. Çünkü uygulama sürecinde ayarlamalar veya küçük değişiklikler yapmak gerekebilir. Kişinin tepkisi izlenir, hangi yöntemlerle daha çok rahat ettiği not edilir ve her bir aşamada yeni düzenlemeler yapılabilir. Bu uzun bir yolculuk gibidir, bu süreçte düzenli takip ve iletişim büyük önem taşır.
Daha Fazla
Parkinsonda DBS Tedavisi

Parkinsonda DBS Tedavisi

DBS, kol ve bacaklarda titreme, sertlik, kasılmayı rahatlatmak için beynin içindeki belli noktalara çok hafif uyarılar gönderme yöntemidir. Bu uyarılar, hareketlerdeki sorunlara neden olabilen bazı olumsuz sinyalleri sakinleştirmeye yardımcı olur. Örneğin evdeki ışıkların dengesiz yanıp sönmesi durumunda, elektrik düzenleyici bir parça nasıl devreye girerek dalgalanmaları azaltıyorsa, DBS de beyin içindeki karışıklığı dengeye getirmeyi amaçlar. Burada amaç kişinin günlük yaşamında daha rahat yürümesi, ellerini daha rahat kullanması ve titremelerin azalmasıdır. Bu yöntemin kökeninde, bedenin hareketlerini yöneten sinyallerin düzenlenmesi düşüncesi bulunur. Beyin, bir orkestra gibi pek çok farklı alandan gelen işaretleri bir araya getirir. Bazen bu orkestradaki enstrümanlardan biri yanlış bir notaya takılı kalabilir ve uyumlu müziği bozabilir. Yanlış notayı sürekli tekrar eden o enstrüman DBS sayesinde biraz sessizleştirilir ve böylece genel uyum yeniden sağlanır. Bu da kişinin hareketlerini daha akıcı hale getirir. DBS, kişiyi tam anlamıyla yeniden ayağa kaldıran ya da sorunu tamamen yok eden bir sihirli değnek değildir; fakat titremeyi hafifletmede, katılık hissini azaltmada ve gündelik işlere daha iyi odaklanmada önemli bir destek sunabilir. Burada önemli nokta, herkesin durumunun farklı olmasıdır. Her insanın beyni ve yaşadığı zorluklar birbirinden farklıdır. Bu nedenle DBS, tek tip bir çözüm gibi değil kişiye özel bir düzenleme olarak kabul edilebilir. Hareket bozuklukları ile uğraşan Nörologlar, kimlerin bu yöntemden fayda görebileceğini büyük bir titizlikle değerlendirir. Yani DBS, herkese uygulanacak bir sistem değildir; ancak uygun kişilere doğru şekilde uygulandığında, hayat kalitesinde belirgin bir iyileşme sağlayabilir. Parkinson'da DBS Tedavisi Nasıl Yapılır? DBS yöntemi, beynin belirli noktalarına çok ince kabloların özenle yerleştirilmesi ve bunları vücudun başka bir yerindeki küçük bir güç kaynağına bağlama prensibine dayanır. Bu durum ilk anda karmaşık gibi görünse de aslında dikkatli ellerde ve uygun hazırlıklarla oldukça düzenli bir şekilde gerçekleşir. İnce kablolar, istenmeyen titreşim sinyallerini sakinleştirmek için nazikçe enerji verir. Bu işlem hastane ortamında yapılır ve deneyimli bir ekip tarafından gerçekleştirilir. Kişi önce detaylı bir incelemeden geçer. Bu adım, kabloların yerleştirileceği noktanın doğru seçilmesi için çok önemlidir. Gerekli planlama yapılır, kişinin ihtiyaçlarına göre en uygun nokta belirlenir ve işlem aşamasına geçilir. İşlem sırasında kişinin genel durumuna, ekibin tercihlerine ve hastanenin imkânlarına göre farklı yaklaşımlar olabilir. Ancak temelde amaç kabloları doğru konuma yerleştirdikten sonra gövdenin üst tarafında, genellikle köprücük kemiği altındaki yumuşak doku içine küçük bir güç kaynağı yerleştirmektir. Bu güç kaynağı, kablolar aracılığıyla beyne çok hafif enerji gönderir. Bu enerji, hareketlerde sıkıntı yaratan gereksiz dalgalanmaları azaltmaya yardımcı olur. İşlem sonrasında belirli aralıklarla ayarlamalar gerekebilir. Bazen ince ayarlamalar yapmak, büyük farklar yaratır. Bu nedenle ilk dönemlerde düzenli kontrollerle bu konuda uzman nörologlar tarafından ayarlamalar yapılır. Ayarlar en doğru düzeye ulaştığında ise kişi günlük hayatını daha rahat biçimde sürdürmeye başlar. Tüm bu süreçte kişinin konforu ve güvenliği ön plandadır. Her aşama titizlikle planlanır ve kişinin kendini iyi hissetmesi için gereken özen gösterilir. Birçok kişide işlem sonrasında ağrı ya da rahatsızlık hissi kısa sürede azalır ve temel amaç olan hareket kolaylığı zamanla belirgin hale gelir. Tabii ki herkesin deneyimi farklı olabilir, ancak DBS genellikle iyi bir planlama, doğru uygulama ve sonrasında yapılan düzenli kontrollerle oldukça etkili bir yöntem olarak kabul edilir. Parkinson'da DBS Tedavisi Faydaları Nelerdir? DBS yöntemi, hareketlerdeki zorlanmaları azaltmaya ve kişiye gündelik yaşamında daha fazla rahatlık sunmaya odaklanır. Bu yöntemin en önemli getirilerinden biri, özellikle titreme ve katılık gibi durumların hafiflemesidir. Örneğin çay içerken fincanı dökme endişesi yaşayan birinin bu kaygısının azalması, sosyal yaşamda özgüveni artırabilir. Yalnızca yemek içmek değil kalem tutma, giyinme ya da yürürken bir yere tutunma gibi hareketlerdeki iyileşme de kişiyi mental açıdan rahatlatır. Bir başka artısı, bazı kişilerde fazla miktarda kullanılan ilaçların yarattığı yan etkilerin azalmasıdır. Hareket sorunlarını hafifletmek için alınan ilaçların getirdiği istenmeyen durumlar bazen günlük hayatta rahatsız edici olabilir. Eğer DBS sayesinde bu ilaçlara duyulan ihtiyaç biraz azalırsa, kişi hem hareket anlamında hem de bedensel olarak daha iyi hissedebilir. Bu da vücudun genel dengesine katkı sağlayabilir. DBS yönteminin ruhsal açıdan da önemli etkileri olabilir. Hareketlerdeki sıkıntıların biraz hafiflemesiyle birlikte kişinin hayata daha pozitif bakma olasılığı artar. Gün içinde yapabildiği basit işlerin bile yeniden kontrol altına alınması, özgürlük hissi verir. Özellikle günlük rutinlerini yerine getiremeyen ya da bu konularda çok zorlanan bireyler için DBS adeta yeni bir sayfa açabilir. Kimi zaman basit gibi görünen bir düğmeyi iliklemek, çorbayı taşırmadan kaşıkla içmek ya da telefon ekranına dokunarak mesaj yazmak büyük mutluluk kaynağı haline gelebilir. DBS bu tür mutlulukları daha erişilebilir kılmaya destek olur. Böylece kişi kendini sosyal hayatta daha etkin hisseder, sevdikleriyle daha rahat zaman geçirir. Tüm bunların yanında DBS, aynı zamanda kişinin geleceğe dair umutlarını da tazeleyebilir. Hareket konusundaki özgüvenin geri kazanılması, iş hayatında ya da ev içinde yapılacak sorumluluklarda daha aktif rol alınmasını sağlayabilir. Bazı kişilerde hobi edinme isteği bile artabilir. Örneğin resim yapmak, yazı yazmak ya da el sanatlarıyla uğraşmak için el titremesinin hafiflemesi büyük kolaylıktır. Bu iyileşmeler, hayatın daha keyifli ve daha üretken sürdürülmesinin önünü açabilir. Parkinson'da DBS Tedavisi Kimler İçin Uygundur? DBS yöntemi, titreme ve benzeri sorunlar konusunda güçlü sıkıntılar yaşayan, ancak hâlâ günlük hayatında belli bir düzeni sürdürebilen kişilerde büyük fayda görebilir. Burada en temel nokta, kişinin özellikle belli türdeki ilaçlara kısmen de olsa yanıt vermesidir. Yani bedenin, bazı yöntemlerle hareketini yeniden düzene sokma potansiyelinin hâlâ var olması beklenir. Eğer kişi, aldığı desteklere rağmen gündelik işlerinde çok zorluk çekiyorsa DBS seçeneği gündeme gelebilir. Bu yöntemin gerçekten işe yarayıp yaramayacağına dair karar elbette bir ekip çalışmasıyla verilir. Uzman doktorlar, kişinin hareketlerini, günlük yaşantısındaki engelleri ve genel sağlık durumunu değerlendirir. Kimi zaman detaylı testler, incelemeler ve gözlemler yapılır. Çünkü DBS'den en iyi sonucu elde edebilmek için kişinin beynindeki sinyal bozukluğunun bu yöntemle düzelebileceğine dair güçlü bir işaret gerekir. Nasıl ki elinde farklı boyutlarda anahtarlar olan bir tamirci, kilidi hangi anahtarın açacağını önceden tahmin etmeye çalışır, doktorlar da benzer şekilde kimin DBS'den yarar görebileceğini anlamaya çalışır. Ayrıca kişinin ruhsal durumu ve zihinsel netliği de dikkate alınır. Çok ileri düzeyde unutkanlık ya da başkalarıyla iletişim kurmada zorlanma varsa, DBS sonrasında beklenen etki azalabilir. Çünkü DBS yalnızca hareketleri düzenlemeye destek olur. Kişinin günlük hayatta sağlıklı düşünme, karar verme ve etrafıyla etkileşime girme kapasitesi de önemlidir. Bu nedenle tüm bu faktörler göz önünde bulundurularak DBS kararı alınır. Yaş sınırı vardır ancak yaş tek başına engel değildir. Burada her şey bireye özeldir. İki kişi aynı yaşta olsa bile biri için DBS daha uygun görülürken, diğeri için farklı bir yol izlenebilir. Bu yönteme uygun olup olmadığına karar verilirken, kişinin yakınlarıyla da fikir alışverişi yapılır. Çünkü DBS'nin en büyük amacı, kişinin yaşamdaki bağımsızlığını artırmak ve günlük işlerini kolaylaştırmaktır. Aile üyeleri ya da ona bakım veren kişiler de sürece dâhil olarak beklenen kazanımları ve olası zorlukları anlamaya çalışır. Bu sayede herkes, tedavinin amacını, nasıl ilerleyeceğini ve sonrasında ne gibi değişiklikler olabileceğini daha net bir şekilde kavrar.
Daha Fazla
Multipl Sistem Atrofi

Multipl Sistem Atrofi

Multipl Sistem Atrofisi (MSA), sinir sisteminin çeşitli bölgelerinde ilerleyici bir dejenerasyonla seyreden, nadir rastlanan fakat ciddi sonuçlar doğurabilen bir hastalıktır. Beynimiz, orkestra şefi gibi vücudun tüm fonksiyonlarını yönetir. Ancak MSA'da bu orkestra şefinin talimatlarını aktaran bazı kısımlarda bozulmalar olur. Özellikle beyinciğin (serebellum), bazal gangliyonların ve beyin sapının işlevleri zarar görür. Bu yapılar normalde denge, hareket koordinasyonu ve otonom fonksiyonları düzenlemekle görevlidir. Otonom fonksiyonlar, kalp atışı, tansiyon, idrar kontrolü ve vücut ısısının düzenlenmesi gibi yaşamsal önemi olan süreçleri kapsar. Bir trafik lambası nasıl araç trafiğini yönetiyorsa, otonom sinir sistemi de benzer şekilde vücudun "trafik akışını" düzenler. MSA'da görülen hasar, bu trafik lambalarının doğru çalışmaması anlamına gelir. Sonuç olarak hastalarda ayakta dururken tansiyon düşmesi (ortostatik hipotansiyon), idrar kaçırma, kabızlık gibi günlük yaşamı ciddi şekilde zorlaştıran belirtiler ortaya çıkar. Öte yandan bu hastalığın bir başka önemli özelliği, hücreler içinde alfa-sinüklein adlı proteinin anormal birikimiyle bağlantılı olmasıdır. Özellikle beyin destek hücreleri olan oligodendrositlerdeki (glial hücreler) bu birikim, nöronların sağlıklı çalışmasına sekte vurur. Oluşan hasar, beyin dokusunda hacim kaybına (atrofiye) ve sinir hücrelerinde fonksiyon kaybına yol açar. Bu nedenle de MSA sıklıkla parkinsonizm ve denge bozukluklarıyla karşımıza çıkar. Bazı tiplerinde ise otonom bulgulara sadece dengesizlik ve yürüme bozukluğu eşlik eder, parkinsonizm bulguları görülmeyebilir. Kısacası beynin hareket ve otonom kontrolden sorumlu ana merkezleri bu hastalıktan olumsuz etkilenir.  Tanım Beyindeki otonom sinir sistemi, hareket kontrolü ve diğer yaşamsal fonksiyonları etkileyen nadir, ilerleyici ve nörodejeneratif bir hastalıktır. Parkinson hastalığına benzer belirtiler gösterir ancak daha hızlı ilerler ve dopamin tedavisine genellikle yanıt vermez. Nedenleri Kesin nedeni bilinmemektedir. Beyinde alfa-sinüklein proteininin anormal birikimi ve sinir hücrelerinin dejenerasyonu ile ilişkilidir. Genetik ve çevresel faktörlerin rol oynayabileceği düşünülmektedir. Belirtiler Otonom sinir sistemi bozuklukları (tansiyon düşüklüğü, idrar ve bağırsak kontrolü sorunları), hareket bozuklukları (titreme, kas sertliği, yürüme güçlüğü), konuşma ve yutma zorlukları, koordinasyon kaybı (serebellar ataksi), uyku bozuklukları. Teşhis Yöntemleri Klinik değerlendirme, nörolojik muayene, manyetik rezonans görüntüleme (MRI), otonom fonksiyon testleri, beyin omurilik sıvısı analizi, diğer nörolojik hastalıkların dışlanması. Tedavi Yöntemleri Kesin bir tedavisi yoktur. Semptomları yönetmek için tansiyon düzenleyici ilaçlar, dopaminerjik ilaçlar (genellikle sınırlı etki gösterir), kas gevşeticiler, fizik tedavi, konuşma ve yutma terapileri uygulanır. Komplikasyonlar Yutma güçlüğü nedeniyle beslenme bozukluğu ve aspirasyon pnömonisi, düşmeler ve yaralanmalar, idrar ve bağırsak fonksiyon bozuklukları, solunum problemleri, ilerleyici hareket kaybı. Önleme Yöntemleri Kesin bir önleme yöntemi yoktur. Erken teşhis ve destekleyici tedaviler yaşam kalitesini artırabilir.
Daha Fazla
Progresif Supranükleer Felç

Progresif Supranükleer Felç

Progresif Supranükleer Felç, kısaca PSP, hareket ve dengeyi kontrol eden beyin bölgelerinde ilerleyici bozulmaya neden olan nadir bir nörodejeneratif hastalıktır. Beyinde koordinasyon ve dengeyi düzenlemek için bir "orkestra şefi" gibi çalışan bazı alanlar vardır. Özellikle bazal gangliyonlar ve beyin sapı, bu orkestranın kritik enstrümanları gibidir. PSP'de bu kilit bölgelerdeki sinir hücreleri zamanla hasar görür veya ölür. Sinir hücreleri ölürken, beyin dokusu içinde "tau proteini" adı verilen bir proteinin anormal birikimleri belirginleşir. Normalde tau proteini, hücre iskeletini desteklemekten sorumludur; ancak PSP gibi hastalıklarda yanlış katlanır ya da aşırı birikir ve sinir hücresinin sağlıklı çalışmasını bozabilir. Bu hasar beynin birkaç farklı bölümünü etkiler. Örneğin vücudumuzun hareketlerini ince ayarlarla yöneten "subtalamik nükleus" adı verilen küçük bir bölge, PSP'de sıkça etkilenir. Bu bölge, yürüme, postür ve ince beceri gibi motor davranışlarımızı kontrol eder. Ayrıca göz hareketlerini koordine eden "superior kolikulus" ve ona bağlı yollar da hastalıktan nasibini alır. Dolayısıyla göz hareketlerinde (özellikle yukarı-aşağı bakışta) sorunlar ortaya çıkar. Bu PSP'nin karakteristik özelliklerinden biridir ve diğer benzer nörolojik hastalıklardan ayrılmasında önemli ipuçları sunar. PSP'nin en dikkat çekici yönlerinden biri, sadece vücudun hareket koordinasyonunu değil aynı zamanda düşünce süreçlerini, duygudurumumuzu ve konuşma ile yutma gibi temel işlevleri de etkilemesidir. Beynimizin ön bölgesinde konumlanan prefrontal korteks gibi alanlar, planlama, dikkat ve duygu kontrolü gibi işlevler için gereklidir. PSP'de bu bölgedeki sinir hücrelerinin hasarı "yavaş düşünme" veya "motivasyon eksikliği" (apati) gibi belirtilere yol açabilir. Maalesef, hastalığın kesin tetikleyicisi hala tam olarak çözülebilmiş değildir. Genetik bazı faktörlerin ve muhtemelen çevresel etkenlerin etkisiyle, tau proteininin beyinde anormal birikimi hız kazanıyor. Böylece çok yönlü, ilerleyici bir tablo karşımıza çıkıyor. Günümüzde hastalığın etkilerini hafifletecek çeşitli yaklaşımlar mevcuttur ve araştırmalar da devam etmektedir. Tanım Beyindeki hareket, denge, göz hareketleri ve bilişsel işlevleri etkileyen nadir ve ilerleyici bir nörodejeneratif hastalıktır. Nedenleri Kesin nedeni bilinmemektedir. Tau proteininin anormal birikimi ile ilişkilidir. Genetik faktörler ve çevresel tetikleyiciler rol oynayabilir. Belirtiler Göz hareketlerinde kısıtlılık (özellikle aşağı bakış zorluğu), sık düşmeler, yürüme bozukluğu, kas sertliği, konuşma ve yutma güçlüğü, bilişsel bozukluklar, yüz ifadesinde donukluk. Teşhis Yöntemleri Klinik değerlendirme, nörolojik muayene, manyetik rezonans görüntüleme (MRI), PET taraması, diğer nörolojik hastalıkların dışlanması için testler. Tedavi Yöntemleri Kesin bir tedavisi yoktur. Semptomları hafifletmek için dopaminerjik ilaçlar, kas gevşeticiler, fizik tedavi, konuşma terapisi ve destekleyici bakım uygulanır. Komplikasyonlar Düşme sonucu yaralanmalar, yutma güçlüğü nedeniyle beslenme ve solunum problemleri, ileri evrelerde hareket kaybı ve bilişsel gerileme. Önleme Yöntemleri Kesin bir önleme yöntemi yoktur. Erken teşhis, fizik tedavi ve destekleyici bakım hastalığın yönetiminde yardımcı olabilir.
Daha Fazla
Huntington Hastalığı

Huntington Hastalığı

Huntington hastalığı aileden geçiş gösteren vücut hareketlerinde düzensizlikler, düşünmede zorlanmalar ya da ruh halinde beklenmedik dalgalanmalar gibi belirtilerle kendini gösteren bir hastalıktır. Önemli özelliklerinden biri de genetik olarak aileden geçen bir hastalık olmasıdır. Yani bu hastalık, bazen ailenizdeki başka kişilerde de görülebilir. Elbette her bireyde ayrı seyreder. Çünkü her insanın bedeni ve hayat koşulları kendine özgüdür. Bu yüzden Huntington kelimesini duyduğunuzda endişeye kapılmadan önce onun ne anlama geldiğini, nasıl ortaya çıktığını ve ne gibi yöntemlerle kontrol altına alınabileceğini öğrenmek önemlidir. Tanım Merkezi sinir sistemini etkileyen, ilerleyici ve kalıtsal bir nörodejeneratif hastalıktır. Beyindeki bazal gangliyonlardaki sinir hücrelerinin kaybına yol açar. Nedenleri HTT genindeki mutasyon nedeniyle ortaya çıkar. Otozomal dominant kalıtımla geçer, yani bir ebeveynde hastalık varsa çocukta görülme riski %50’dir. Belirtiler Kontrolsüz istemsiz hareketler (korea), kas sertliği, denge kaybı, konuşma ve yutma güçlüğü, zihinsel bozukluklar, depresyon, hafıza kaybı. Teşhis Yöntemleri Genetik test, nörolojik muayene, beyin görüntüleme (MRI, CT), bilişsel ve psikiyatrik değerlendirmeler. Tedavi Yöntemleri Hastalığın kesin bir tedavisi yoktur. Semptomları hafifletmek için ilaç tedavisi (tetrabenazin, antipsikotikler, antidepresanlar), fizik tedavi ve psikososyal destek uygulanır. Komplikasyonlar Yutma güçlüğü, beslenme bozuklukları, ciddi depresyon, demans, düşme ve yaralanmalar, solunum problemleri. Önleme Yöntemleri Genetik danışmanlık ve taşıyıcılık testleri, hastalığın aile içindeki yayılımını önlemek açısından önemlidir. Kesin bir korunma yöntemi yoktur. Huntington Hastalığı Nedir? Bu hastalık, beynin hareketleri planlayan, düzgün yapılmasını sağlayan ve duygu durumunu düzenleyen alanlarında bozulmalar ile ortaya çıkar. Aynı anda birçok farklı alana etki ederek kişinin günlük yaşamını etkileyebilen, aileden geçme özelliği taşıyan bir durumdur. Vücudumuzu büyük bir orkestraya benzetebiliriz. Bu orkestrada her enstrüman kendine ait bir görevi yerine getirir. Huntington rahatsızlığını, orkestradaki bazı müzisyenlerin notaları karıştırması gibi düşünebilirsiniz. Başta çok ufak hatalar vardır ve kimse bu hataları tam olarak fark etmeyebilir. Fakat zaman geçtikçe yanlış çalan enstrümanlar çoğalır ve orkestranın bütünlüğü bozulmaya başlar. Bu durum kişide hareketlerin kontrolünde sorunlar, bazen zihinsel süreçlerde yavaşlamalar, bazen de duygu durumunda değişiklikler şeklinde kendini gösterebilir. Bazı hastalarda çok erken dönemde dikkat çeken değişiklikler yaşayabilirken, bazılarında rahatsızlık kendini daha geç belli edebilir. Bu yüzden Huntington ile ilgili en önemli nokta, belirtilerin uzun bir sürece yayılabilmesi ve kişiye göre farklı seyirde ilerleyebilmesidir. Huntington Hastalığının Nedenleri Nelerdir? Bu durumun temel nedeni, aile yoluyla taşınabilen bir aktarımdır. Yani anne ya da babasında bu rahatsızlıkla ilgili bir özellik bulunan kişilerde ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir. İnsan bedeni, anne ve babadan aldığımız özellikler doğrultusunda şekillenir. Bazı özellikler görünür şekilde (örneğin göz rengi) karşımıza çıkar, bazıları ise çok uzun süre fark edilmeyebilir. İşte bu rahatsızlığı doğuran etken, bazen nesiller boyunca sessizce ilerleyip bir noktada açığa çıkabilen bir yapıya sahiptir. Burada önemli olan söz konusu ailevi özelliğin herhangi bir kişide kesinlikle bu rahatsızlığın oluşacağı anlamına gelmemesidir. Bazen benzer bir aile öyküsüne sahip kişilerde bile farklı deneyimler gözlenebilir. Kimi hiç belirti göstermezken, kimi daha erken dönemlerde bazı zorluklarla karşılaşabilir. Bu farklılığın arkasında genetik özellikler yanı sıra hayatın genel akışı, çevresel etmenler, beslenme düzeni, uyku alışkanlıkları gibi pek çok unsurun payı olabilir. Huntington Hastalığının Belirtileri Nelerdir? Bu rahatsızlığın belirtileri, önce çok hafif veya önemsiz gibi görünen ufak değişikliklerle başlayabilir. Günlük hayatta mesela elinizde bir bardağı tutarken bazen hafif bir titreme ya da kontrolsüzce bir hareket hissetmek olabilir. Veya düşüncelerinizi toparlamakta biraz güçlük çektiğinizi fark edebilirsiniz. İşte Huntington ile ilgili ilk izlenimler bu tarz küçük ama dikkat edildiğinde fark edilebilen değişimlerle ortaya çıkabilir. Sonraki aşamalarda, özellikle beden kontrolünde bazı aksaklıklar gözlenebilir. Örneğin yürürken adımlar karışabilir veya kişi, hareketlerini planlarken zaman zaman zorluk yaşayabilir. Tıpkı müzik aletlerini yöneten orkestra şefinin işini yapmakta zorlanması gibi, beden de kendi içinde düzeni sağlayamaz hale gelir. Bu durum ellerde ve kollarda istemsiz hareketler veya yüz ifadelerinde ani değişimler şeklinde dışarı yansıyabilir. Kimi zaman konuşma sırasında kelimeleri toparlamak güçleşebilir. Kimi zamansa ruh halinde dalgalanmalar, çabuk sinirlenme ya da içe kapanma gibi belirtiler görülebilir. Bu ruhsal değişimler, hayatın stresine bağlı gibi düşünülse de aslında altta yatan temel sorun bu rahatsızlığın kendisi olabilir. Daha ileri aşamalarda, unutkanlık ya da konsantrasyon bozuklukları belirginleşebilir. Örneğin çok sevdiğiniz bir hikayeyi anlatırken bazı kısımları atladığınızı fark edebilirsiniz. Ya da her zaman uğradığınız bir yeri bulmakta aniden zorluk çekebilirsiniz. Bu tarz zihinsel değişimler, genelde tek başlarına bakıldığında günlük yorgunluk veya yaşlanma belirtileri olarak değerlendirilebilir. Ancak bedendeki hareket zorlukları ile birleştiğinde, bu tablonun Huntington olarak adlandırılan rahatsızlığın bir parçası olabileceği düşünülebilir. Her kişide farklı boyut ve hızda ilerlediği için de belirtileri iyi gözlemlemek ve küçük değişimleri bile not etmek önemli hale gelir. Huntington Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir? Bu rahatsızlığın teşhisi, genellikle kişinin öyküsüne ve nörolojik muayenesine bakarak konur. Aileden gelen bir aktarım olup olmadığı sorgulanır. Bu sorgulama, aile fertlerinde benzer zorluklar yaşanıp yaşanmadığını ortaya çıkarmak açısından önem taşır. Bunun yanı sıra belirtiler de detaylı bir biçimde değerlendirilir. Örneğin küçük titremeler, hareketleri planlarken yaşanan güçlükler veya ruh halinde görülen dalgalanmalar dikkatle incelenir. Bazı basit düşünme ve hatırlama testleri de yapılabilir. Ek olarak bu durumdan şüphelenilmesi halinde daha ayrıntılı incelemeler için beyin yapısına yönelik beyin MR görüntülemesi işlemi yapılabilir. Elbette burada tek bir yöntemle kesin bir yargıya varmak yerine, farklı değerlendirmelerin ortak sonuçlarına bakılır. Eğer tüm bulgular bir araya geldiğinde Huntington ihtimali öne çıkıyorsa, genetik test yapılarak tanı netleştirilebilir. Huntington Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir? Bu rahatsızlığın tedavisinde esas amaç kişinin yaşamını mümkün olduğunca rahat ve uyumlu kılmaktır. Yani bu yolculukta, ortaya çıkan zorlukları hafifleten ve kişinin günlük işlerini yaparken daha rahat hissetmesini sağlayan yöntemler tercih edilir. Ayrıca yeni araştırmalar da bu alanda hızla ilerlemektedir. İnsanların daha konforlu bir hayat sürebilmesi için birçok yaklaşım geliştirilmeye devam etmektedir. Öncelikle beden hareketlerindeki düzensizliklerle ilgili çeşitli uygulamalar vardır. Bu uygulamalar, kişinin kas koordinasyonunu desteklemeyi ve beklenmedik hareketleri azaltmayı hedefler. Örneğin hafif egzersizler, rahatlatıcı yürüyüşler veya dengeli hareket alıştırmaları ile bedendeki gerginlik hafifletilmeye çalışılabilir. Kimi zaman, düzenli aralıklarla yapılan dans gibi eğlenceli aktiviteler de bedenin akıcı hareketini korumada yardımcı olabilir. Böyle etkinlikler hem keyif verir hem de kaslara hafif bir egzersiz etkisi yapar. Aynı zamanda zihinsel faaliyetleri canlı tutmak ve düşünme becerilerini korumak için farklı yöntemlerden yararlanılabilir. Kelime oyunları, bulmaca çözmek, basit matematik alıştırmaları yapmak gibi keyifli uğraşlar bu amaçla önerilir. Böyle etkinlikler, beynin farklı bölümlerinin çalışmasını teşvik ettiği için, ilerleyen süreçte oluşabilecek düşünme ve hatırlama zorluklarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Ayrıca hoşlandığınız bir hobiyi sürdürmek, resim yapmak, el işiyle uğraşmak ya da bir müzik aleti çalmak gibi uğraşlar da bu bakımdan yararlıdır. Önemli olan zihni meşgul eden ve kişiyi mutlu eden faaliyetleri hayatın içine dahil edebilmektir. Duygu dalgalanmalarıyla ilgili olarak ise, kişinin kendini daha rahat hissetmesi için farklı yaklaşımlar öne çıkar. Örneğin düzenli aralıklarla dinlenme, sevilen kişilerle vakit geçirme ve destekleyici konuşmalar bunlardan bazılarıdır. Bazı durumlarda da uzman görüşünden yararlanmak fayda sağlayabilir. Kişinin gündelik hayatında stres kaynaklarını en aza indirmeye çalışması, olumlu düşünceleri pekiştiren sohbetlere katılması ve gerekirse grup halinde yapılan destek toplantılarına gitmesi, duygu durumunu dengelemede etkili olabilir. Bunların yanı sıra bazı yardımcı takviye ürünleri veya uzmanların özel olarak önerdiği destekleyici yöntemler de bulunabilir. Bu yöntemlerin amacı, bedendeki ve zihindeki dengesizlikleri azaltmak, kişinin daha rahat hissetmesini sağlamaktır. Kimi zaman, dengeli bir beslenme düzeni de bu yaklaşımın önemli bir parçası olabilir. Bol vitamin ve mineral içeren yiyeceklerle desteklenen bir beslenme alışkanlığı, kişinin enerjisini ve genel iyilik halini korumasına yardımcı olur. Sık sık su tüketmek, taze meyve-sebze yemek ve mümkün olduğunca düzenli öğünler planlamak hem beden hem de zihnin ihtiyaç duyduğu kaynakları sağlar. Ayrıca uyku düzenine de dikkat etmek gerekir. Kaliteli bir uyku, gün boyu yaşanan yorgunluğu atmaya yarar ve zihnin toparlanmasına destek olur. Düzenli uyku saatleri, hem bedenin hem de zihnin dinlenmesine fırsat tanır. Bu da gündüz yaşanan hareket zorluklarını ve duygu dalgalanmalarını azaltmada yararlı olabilir. Uykuya dalmadan önce hafif egzersizler yapmak ya da ılık bir duş almak gibi alışkanlıklar da gevşemeyi kolaylaştırır. Toplumsal destek ve aile ilgisi de bu süreçte çok değerlidir. Kişinin yakın çevresinin anlayışlı olması, gerektiğinde yardım elini uzatması ve sabırla yaklaşması büyük fark yaratır. Düşünsenize, bir yolda yürürken tek başınıza zorlandığınızda, yanınızda size rehberlik eden bir dost olduğunda daha güvende hissedersiniz. Huntington rahatsızlığında da durum aynıdır. Zorluklar baş gösterdiğinde, sevdiklerinizin desteği ve uzmanların yönlendirmesiyle hayat kalitesini korumak mümkündür. Bazı kişiler için, çeşitli yöntemlerle iletişim becerilerini desteklemek de önemli hale gelir. Konuşma sırasında kelimeleri bulmakta zorluk yaşanabilir ya da boğazda takılmalar olabilir. Bu noktada sözcükleri daha yavaş ve rahat bir şekilde söyleme egzersizleri yapılabilir. Yutma güçlüğü yaşayan kişiler, zamanla daha yumuşak yiyeceklerle beslenerek ya da küçük lokmalarla yemek yiyerek sorunlarını hafifletebilirler. Bu konuda uzmanlardan rehberlik almak, hem aile üyelerinin hem de kişinin işini kolaylaştırır. Bir diğer önemli nokta, günlük yaşamı planlarken basit düzenlemeler yapmaktır. Örneğin evde kaygan zeminleri ortadan kaldırmak, tutunma yerleri yerleştirmek, banyo gibi alanlarda daha güvenli düzenekler oluşturmak kişinin hareket ederken daha az endişe duymasını sağlar. Yine, merdiven kullanımı zorlu hale geldiğinde asansörlü ya da tek katlı yaşam alanlarına yönelmek rahatlık verebilir. Böyle küçük dokunuşlar, gün içindeki pek çok zorluğu hafifletir.
Daha Fazla
Esansiyel Tremor

Esansiyel Tremor

Esansiyel tremor, en sık ellerde ve kollarda ortaya çıkan, istemsiz ve ritmik titremelerle karakterize bir hareket bozukluğudur. Bazı kişilerde baş, ses ya da nadiren bacaklarda da görülebilir. Özellikle kaşık, bardak veya fincan tutarken, yazı yazarken belirginleşen bu titremeler, günlük yaşamda ince motor becerileri zorlaştırabilir. Esansiyel tremor her yaşta başlayabilse de genellikle orta yaş ve sonrasında daha sık fark edilir. Titremenin derecesi kişiden kişiye değişmekle birlikte bazı hastalar titremenin ağırlığı nedeniyle sosyal sıkıntılar yaşayabilir. Esansiyel tremorun birçok vakasında ailevi geçiş olduğu görülür. Anne ya da babada bu rahatsızlık varsa, çocukta ortaya çıkma olasılığı yükselir. Aşırı kahve ve çay tüketimi, yoğun stres, kaygı veya yorgunluk titremeyi artırabilir. Tanım Ellerde, başta, seste veya diğer vücut bölgelerinde istemsiz titremelerle karakterize edilen, en yaygın hareket bozukluklarından biri olan nörolojik bir hastalıktır. Nedenleri Kesin nedeni bilinmemektedir, ancak genetik yatkınlık önemli bir rol oynar. Otozomal dominant kalıtım gösterir, yani aile içinde geçiş gösterebilir. Belirtiler İnce motor hareketleri sırasında (yazı yazma, bardak tutma vb.) belirginleşen ritmik titreme, stres ve yorgunlukla şiddetlenme, simetrik etkilenen uzuvlar. Teşhis Yöntemleri Klinik değerlendirme, nörolojik muayene, aile öyküsü, diğer nedenleri dışlamak için kan testleri ve beyin görüntüleme (MRI, CT). Tedavi Yöntemleri Beta blokerler (propranolol), antikonvülzan ilaçlar (primidon), botulinum toksini enjeksiyonları, derin beyin stimülasyonu (DBS) gibi cerrahi seçenekler. Komplikasyonlar Günlük aktivitelerde zorluk, psikososyal stres, iş ve sosyal yaşamda kısıtlanma. Önleme Yöntemleri Kesin bir önleme yöntemi yoktur. Kafein ve stresin azaltılması, düzenli egzersiz ve rahatlatıcı aktiviteler semptomları hafifletebilir.
Daha Fazla